→ IEEE Standartları → IEEE.org → IEEE Xplore → IEEE Spectrum → IEEE Türkiye
ÇOCUĞUNUZLA AYNI YAŞTA OLMA İHTİMALİ: SOLUCAN DELİKLERİ

Zamanda yolculuk yapabilme imkanınız olsaydı geçmişe mi yoksa geleceğe mi gidebilmeyi tercih ederdiniz? İki seçeneğin de heyecan verici olacağı kesin. Peki bu nasıl mümkün olabilir? Eğer Doctor Who’nunki gibi bir TARDIS’iniz yoksa veya Paris’te Gece Yarısı filmindeki gibi saat on ikiyi vurduğunda eski model bir araba gelip sizi geçmişe götürmüyorsa geriye en az bunlar kadar çılgın ama teorik olarak geçerliliği düşünülen bir seçenek kalıyor: Solucan Delikleri. Yıldızlararası’nı izlediyseniz solucan deliklerine aşinasınız demektir. Filmde de bahsettiği gibi bu delikleri birbirine çok uzak iki nokta arasındaki bir tünel olarak düşünebiliriz. İngilizce’de ‘wormhole’ yani elma kurdu deliği olarak geçen solucan deliği adını elma kurdunun elmaya bir ucundan girip diğer ucundan kısa yoldan çıkmasından alır. Solucan deliklerinin giriş ve çıkış noktalarının karadelikler olduğu düşünülüyor. Hatta bir ucunda kara delik, diğer ucundaysa kara deliğin aksine her şeyi evrene doğru fırlatan beyaz deliklerin var olabileceğinden söz ediliyor. Tabii tıpkı solucan delikleri gibi beyaz deliklerin de şu anlık yalnızca bir teoriden ibaret olduğunu unutmayalım. Solucan delikleri ilk olarak Ludwig Flamm tarafından Einstein’ın Genel Görelilik Teorisi denklemlerini incelerken kara deliğin tam tersi özellikte olan ak delik adını verdiği bir gök cisminin teorik olarak mümkün olabileceğini fark etmesi ve bu iki delik arasında bir köprü kurulabileceğini düşünmesiyle ileri sürüldü. 1935 yılında Albert Einstein ve Nathan Rosen bu fikri geliştirip Einstein-Rosen Köprüsü adı verilen solucan deliği teorisini geliştirdiler. Solucan deliklerini belki de bu kadar ilginç yapan en önemli şey zamanda yolculuk ve paralel evren fikrini mümkün kılabilir olması. Eğer bir solucan deliğinin içine girersek evrenin uzak bir yerine daha da iyisi paralel bir evrene ulaşabiliriz. Bazı bilim insanları solucan deliğinin bir ağzının spesifik olarak taşınması durumunda zaman yolculuğunun yapılabileceğini düşünüyorlar. Çünkü solucan delikleri uzay-zamanın bükülmesiyle ortaya çıkıyor. Kip Thorne’a göre solucan deliğinin bir ucunu alıp uzay boşluğunda ışık hızına yakın bir hıza ulaştırırsak deliğin giriş kısmıyla çıkış kısmı arasında zaman farkı oluşur. Işık hızına yaklaşan tarafı Dünya’ya döndürürsek bir ucu geçmişte bir ucu gelecekte olan bir solucan deliği elde ederiz. Ancak Einstein ve Rosen’ın solucan deliği seyahat için pek de uygun değil. Çünkü ne zaman oluştuklarını bilmediğimiz gibi ne zaman kapanacaklarını da bilemeyiz. İçindeki her şeyle birlikte aniden yok olabilir. Ayrıca solucan deliklerinin duvarlarının dengesiz olacağı ve içinden geçecek birini anında öldüreceği düşünülüyor. Bu dengesizlik bir süpernovaya dönüşebilir ve güneş sistemini yok edebilir. Dengesiz duvarları birbirinden uzaklaştırmak için negatif yoğunluk ve basınç içeren ‘egzotik madde’ gerekir. Egzotik madde bilim insanları tarafından eser miktarda üretildi ancak bir solucan deliğinin içine çökmesini engelleyebilmek için devasa boyutlarda üretilmesi gerekiyor. Bu problemi çözmüş olsak bile solucan deliğinden sağlıklı bir şekilde geçmemiz mümkün değil. Çünkü kuantum mekaniğine göre bu tünelin içinde sayısız yeni ve garip parçacıklar bulunur. Dahası korkunç düzeyde radyasyon da bulunacağından içinden geçeni yakıp kül edeceği ihtimaller arasında. Bütün bunların dışında solucan deliğiyle ilgili en büyük problem ise boyutu. Solucan delikleri filmlerde gördüğümüz kadar büyük değil. Hatta çok küçük. Stephan Hawking’e göre solucan delikleri zaten var ama çok küçük oldukları için tespit edilemiyorlar. Ancak evrenin genişlemesiyle birlikte solucan deliklerinin de büyük boyutlara ulaşabileceği tahmin ediliyor. Sonuç olarak, solucan deliklerinin varlığını tespit etmemiz ve sağlıklı bir şekilde yolculuk yapabilmemiz için şu an sahip olduğumuzdan çok daha ileri düzeyde bir teknolojiye sahip olmamız gerekiyor. Bununsa ne kadar zaman alacağı bilinmiyor. Ayrıca her şeyi halledip geçmişe gidebilsek bile bunun ne gibi paradokslar ve sonuçlar doğuracağını kestiremeyiz. Mesela meşhur Geleceğe Dönüş filminde Marthy’nin yaptığı gibi geçmişe gidip yanlışlıkla anne babamızın tanışmasına engel olursak ne olur? Geçmişte yapacağımız değişiklikler geleceği değiştirir mi yoksa evrende bir kırılmaya mı sebep olur? Bu sorular uzun bir süre daha cevapsız kalacağa benziyor. O zamana kadar bu konularda kitaplar okuyup filmler izlemeye devam edeceğiz. Eğer şanslıysak yol kenarında üzerinde ‘Police Box’ yazan mavi bir telefon kulübesi görür ve sorularımıza cevap bulabiliriz.

Rümeysa Kahraman
2021-03-08 615