→ IEEE Standartları → IEEE.org → IEEE Xplore → IEEE Spectrum → IEEE Türkiye
Dünya gerçekten Düz Olsaydı?

Hiç bu soruyu kendinize sordunuz mu? Dünyanın düz olduğuna inanan insanlar gerçekten haklı olsalardı, dünya düz olsaydı ne olurdu; yaşamımızı, gündelik hayatımızı nasıl etkilerdi, ekolojideki ve jeolojideki değişiklikler neler olurdu? Hadi biraz bu konu hakkında konuşalım.

İlk olarak bir parantez açmak istiyorum, gezegenimizin çekirdeğinin çevresindeki eriyik metal dönerek elektrik akımları üretiyor ve böylelikle gezegenimizin koruyucu zırhı manyetik alan yani manyetosfer ortaya çıkıyor. Ama Dünya düz olsaydı eğer manyetik alan oluşturabilecek bir çekirdeği olamayacağı için koruyucu zırhımız olan manyetosferi de olmayacaktı.Yani Güneş’ten gelen yüklü parçacıklar manyetosferle etkileşemeyeceği için kutup ışımaları oluşmayacaktı. Dünya düz olmuş, çekirdeğimiz yok, zırhımız kaybetmişiz tek derdimiz kutup ışımalarıydı zaten diyebilirsiniz. Ama demeden önce beni bi dinleyin, kısaca kuzey ışımalarını açıklayacağım: Güneş’teki patlamalar sayesinde ayrılan protonlar ve elektronlar uzayda hızlı bir şekilde yol almaya başlarlar. Bu parçacıklar Dünya’nın manyetik alanına yakalandıklarında, kutuplara doğru ilerlerler. Çünkü Dünya çevresinde (Düz değil küresel olduğunu düşünelim.) en çok manyetik alana sahip bölgeler kutuplardır. Burada yani kutuplarda parçacıklar ve atmosferdeki gazlar arasında bir nevi alışveriş olur, artı ve eksi atomlar arasında değişim gerçekleşir. Bu değişim sonrasında parçacıklar eski haline dönmek istediklerinde ise ışık saçarlar ve bu ışık saçma olayını da “ Kuzey Işıkları (Işımaları) ” deriz. Toparlamam gerekirse, manyetosfer Güneş’ten gelen parçacıklara karşı bir gümrük personeli görevi üstleniyor ve gelen parçacıkların doğrudan yeryüzüne gelmeden kontrol altına alınmasını sağlıyor. Gel gelelim düz Dünyamıza.. Hatırlarsanız bu varsayımsal Dünya’da bizim manyetosferimiz yoktu. O zaman bu parçacıklar kontrolsüz bir şekilde yeryüzüne iltica edebilecekler. Bu durumda biz bir müddet sonra Mars gibi çorak bir gezegene dönüşürdük.

Az önce düz Dünay’nın çekirdeğinin olamayacağından söz ettim. Bunu sizlere şu şekilde anlatabilirim: Şimdiki, yani yuvarlak olan dünyanın çekirdeğinin oluşturduğu yerçekimi kuvveti her şeyi etrafında topluyor ve şeklini böyle alıyor. “Çekirdek yassı veya farklı bir şekilde olamaz mı?” derseniz eğer şöyle söyleyeyim çekirdek hangi şekle sahip olursa olsun her şeyi etrafında toplayacağı için bir şey farketmezdi. Küre şeklinde değilde üçgen prizma bir gezegen olurdu mesela… Gezegen yine iki boyutlu değil üç boyutlu olurdu. Bu nedenle iki boyutlu bir gezegenin çekirdeği de olmazdı.

Manto, çekirdek veya manyetik alan olmadan tüm sistemler çalışmayı durdururdu. Bu durum sadece insanlar için değil tüm canlılar için tehdit arz eden bir durumdur. Örneğin, kuşlar yönlerini bulmak için Dünya’nın manyetik alanını kullanırlar ve bu alan ortadan kalkarsa uçarken yönlerini bulamamaya başlayacaklardır. Aynı durum yapay kuşlarımız içinde geçerlidir. GPS sistemi devre dışı kalacağı için uçaklarımız rotalarını doğru belirleyemez ve kaybolurlardı.

Çekirdek olmazsa yer çekimi olmayacaktır. Dolayısıyla atmosferi tutacak bir kuvvette olmayacaktır. Böyle bir durumda atmosfer neden dursun ki uçar gider, gökyüzü siyaha bürünürdü. (Sakın) Yanlış anlamayın üzüldüğü için falan değil uzayın vakum yeteneği sayesinde. Dünya ve uzay arasından kalkan bu 7 katman sayesinde uzay yeryüzünde bulunan suların hepsini yok edecek. Su yok olursa eğer gezegenin sıcaklığı da düşecektir, yani yine ölüyoruz, yine yok oluyoruz. Tabi okyanus derinliklerinde yaşayan organizmalar (anaerobik bakteriler) ve enerji üretmek için gün ışığını kullanmayan bazı canlılar (kemosentetik bakteriler) hariç. Belki içeriği su olan bir yağmur gerçekleşmezdi ama uydu olana ne dersiniz? Dünya yörüngesinde halihazırda bulunan 1300’e yakın uydu fırsattan istifade ederek yağmur misali kafamıza yağardı.

Bir diğer yaşanabilecek durum ise, düz Dünya’da kuzey veya güney yarımküreler olmayacağı için her yerde eş zamanlı gece-gündüz yaşanması olabilir.. Bu durum her ne kadar kulağa güzel gelse de (Örneğin: Gece-gündüz eşitliğinden kaynaklı tarih, saat gibi unsurların Dünya çapında aynı olması ticareti oldukça kolay hale getirebilirdi.) pek çok açıdan kötü bir durum. Yüzyıllardır yapılan gökyüzü gözlemleri belli bir alanla kısıtlı kalırdı, mesela. Çünkü gökyüzünü 360 derecelik bir görüşle inceleyemezdik, birçok muhteşem olay ve olguyu kaçırırdık.

Bu yazdığım birkaç ölümle sonuçlanan olayı bir kenara bırakarak bir de iyi yanından bakalım: “Kasırgalar Olmazdı”, neden mi? Şu sebepten: Kasırgalar sadece küresel Dünya’nın ürünüdür. Kasırgalar da Dünya’nın koriyolis etkisi (dönen yer kürenin yüzeyi üzerinde hareket eden havanın, kuzey yarım kürede hareket yönünün sağına, güney yarım kürede soluna saptırma gücüdür.) sayesinde gerçekşelir. Şu an sahip olduğumuz bu küresel Dünya’nın her yıl pek çok farklı noktasında kasırgalar, fırtınalar gerçekleşiyor. Hatta en son 2017 yılında ABD’de meydana gelen Harvey kasırgası yaklaşık 128 milyar Dolarlık hasara yol açmış ve birçok can almıştı. Görüldüğü üzre hem maddi hem manevi açıdan insanları bozguna uğratan bu doğa olay(lar)ının düz Dünya’da gerçekleşememesi tek iyi yanı olabilir. Anlayacağınız düz bir Dünya’nın bir elin parmağını geçebilecek kadar bile değil, bir parmak dahi eden olumlu etkisi bulunmuyor.

Semanur Akdağ
2021-11-25 271